Kripto paraların kurumsal kabulü dünya genelinde artarken, bu dalgaya Türkiye’den sürpriz bir katılım geldi. Elektrikli scooter ve araç paylaşımı alanında faaliyet gösteren Martı Technologies, finansal stratejisine cesur bir güncelleme getirdi: şirket, operasyonel faaliyetlerinden arta kalan nakit rezervlerinin önemli bir kısmını dijital varlıklara yönlendirme kararı aldı. İlk etapta Bitcoin ile başlayan bu stratejinin, zamanla Ethereum ve Solana gibi varlıkları da kapsaması bekleniyor.
Martı, bu hamleyle Türkiye’de halka açık bir şirket olarak kripto yatırımı yapan ilk teknoloji girişimi konumuna yükseldi. Duyuru, hem finans hem de teknoloji çevrelerinde yankı uyandırırken, Martı’nın “scooter” ile başlayan yolculuğunun şimdi “blockchain”le birleştiği yönünde yorumlar yapıldı. Şirketin bu adımı, yerel enflasyonist baskılarla başa çıkma çabası olarak sunulsa da, piyasalarda “vizyonerlik mi, risk mi?” sorusunu da beraberinde getirdi.
Martı’dan Sürpriz Bitcoin Hamlesi
Martı Technologies, uzun süredir Türkiye’nin kent içi ulaşımında aktif rol oynayan bir teknoloji firması olarak tanınıyor. Ancak bu kez dikkatleri elektrikli scooter filosuyla değil, finansal yönetim tercihiyle üzerine çekti. Şirketin 31 Temmuz 2025’te yaptığı açıklamaya göre, operasyonel giderlerin dışında kalan nakit rezervlerinin yüzde 20’lik kısmı doğrudan Bitcoin’e aktarılacak. Bu oran, şirketin hedefleri doğrultusunda zamanla yüzde 50’ye kadar çıkarılabilecek.
Bu karar, yalnızca bir yatırım tercihinden ibaret değil; aynı zamanda Martı’nın finansal geleceğe dair pozisyon alışını da simgeliyor. Şirket yönetimi, özellikle Türkiye’de yüksek enflasyon ortamının ve kur dalgalanmalarının sürdüğü bir dönemde, Bitcoin gibi sınırlı arzlı dijital varlıkları “değer saklama aracı” olarak benimsediklerini vurguluyor.
Şirketin CEO’su Oğuz Alper Öktem, kararın arkasında uzun süredir sürdürülen stratejik bir değerlendirme olduğunu belirterek, “Finansal dayanıklılığımızı artırmak ve küresel ekonomiye entegre olmak için dijital varlıkları hazine stratejimize dahil ediyoruz” açıklamasında bulundu. Bu yaklaşım, Martı’yı sadece bir ulaşım hizmeti sağlayıcısı olmaktan çıkarıp, finansal vizyonu olan bir teknoloji girişimine dönüştürüyor.
Türkiye’de Bir İlk: Kurumsal Kripto Stratejisi
Martı’nın aldığı karar, yalnızca şirketin iç politikası açısından değil, Türkiye’deki iş dünyası için de dikkat çekici bir dönüm noktası olarak görülüyor. Çünkü Martı, halka açık bir Türk şirketi olarak Bitcoin’i hazine stratejisinin parçası haline getiren ilk kurum konumunda. Bu adım, ülke içinde kripto paralara yönelik kurumsal ilgiyi resmileştiren nadir örneklerden biri olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’deki özel sektör, bugüne kadar kriptoya ya bireysel düzeyde yatırımcı ilgisiyle ya da ödeme sistemleri bağlamında sınırlı temaslarla yaklaşmıştı. Ancak Martı’nın bu hamlesi, doğrudan bilanço yönetimi ve nakit stratejisi düzeyinde kripto varlıklara yer verilmesi açısından fark yaratıyor.
Bu gelişme aynı zamanda “kripto varlıkların şirket hazinelerinde yeri olabilir mi?” sorusunu Türkiye özelinde yeniden gündeme taşıdı. Martı’nın açıklamaları, bu kararın geçici bir trend takibi değil, uzun vadeli bir finansal yapılandırma sürecinin parçası olduğunu gösteriyor. Öyle ki, şirket bu stratejiyi sadece yatırım olarak değil, aynı zamanda küresel finans sistemine entegrasyonun bir gereği olarak tanımlıyor.
Bu bağlamda Martı, Türkiye’deki diğer girişimlere veya büyük ölçekli şirketlere örnek oluşturabilecek bir yol açmış oldu. Finansal baskıların giderek arttığı bir ekonomik ortamda, dijital varlıkların kurumsal düzeyde değerlendirilmeye başlaması belki de yeni bir dönemin habercisi.
Global Kıyas: Martı ve MicroStrategy Aynı Yolda mı?
Martı’nın Bitcoin yatırımı kararı, uluslararası kripto gündemini takip edenler için tanıdık bir stratejiyi çağrıştırıyor: MicroStrategy’nin 2020 yılında başlattığı ve sonrasında “kurumsal Bitcoin yatırımı”nın simgesi haline gelen yaklaşımı. Bugün adı “Strategy” olarak değişen bu ABD merkezli şirket, o tarihten itibaren bilançosunun büyük kısmını Bitcoin’e yönlendirerek global çapta bir örnek oluşturdu.
Martı’nın attığı adım, benzer bir vizyonun yerli bir yansımaya dönüşmesi açısından önemli. Ancak bu iki şirket arasında yapısal farklar da bulunuyor. Strategy, bir yazılım ve veri analitiği firması olarak faaliyet gösterirken; Martı mobilite alanında, fiziksel altyapıya dayalı bir hizmet sunuyor. Ayrıca Strategy’nin yatırımları çok daha büyük hacimlere ulaşmışken, Martı temkinli ve kademeli bir büyüme hedefliyor.
Buna rağmen iki şirketin ortak noktası, geleneksel para yönetimi modellerine karşı bir alternatif üretme çabası. Her iki kurum da Bitcoin’i yalnızca spekülatif bir varlık olarak değil, finansal istikrar aracı ve değer koruyucu bir çözüm olarak görüyor. Bu açıdan bakıldığında Martı, Türkiye’den çıkan ve küresel eğilimlerle uyumlu hareket eden yeni nesil şirket anlayışının bir örneği olarak konumlanıyor.
Bu benzerlik, Martı’nın yalnızca yerel düzeyde değil, uluslararası alanda da dikkat çekmesini sağladı. Global kripto basını şirketin bu kararını yakından izlerken, bazı yorumcular Martı’yı “MicroStrategy’nin Anadolu versiyonu” olarak nitelendirdi. Her iki örnek de, kurumsal yapıların blokzincir teknolojisine nasıl entegre olabileceğine dair güçlü sinyaller veriyor.